Cildinizi sıkılaştıracak, sağlıklı parlaklık kazandıracak, siyah nokta ve ölü derileri temizleyecek, akne ve sivilceleri iyileştirecek dünyanın ilk güzellik iksirini öğrenmeye hazır mısınız?



Güzellik İksiri


Ubtan; tarihsel verilere göre ilk olarak Hindistan’da kullanılmaya başlanan, tepeden tırnağa cildinizi yenileyici mucize özelliklere sahip bir bakım maskedir. Ter bezlerinin düzenli çalışmasını, cilt gözeneklerinin açılmasını, sarkan cildin sıkılaşmasını, cildin derinlemesine temizlenmesini ve ölü derilerin ciltten atılmasını sağlar.

Nohut unu, hardal, zerdeçal gibi doğal bitkisel malzemelerle hazırlanan ubtan bakım maskesini tüm vücudunuz için kullanabilirsiniz. İlk denemede cildinizde yarattığı olumlu etkiyi hissedeceksiniz.






Malzemeler:


4 yemek kaşığı nohut unu
2 yemek kaşığı hardal
4 yemek kaşığı zerdeçal
1 çay kaşığı safran
1 çay kaşığı öğütülmüş sandal odunu
Birkaç damla su

Hazırlanışı ve Uygulaması:

Tüm malzemeleri karıştırın.

Yoğun kıvamlı bir maske elde edene kadar su ekleyin.

Tüm vücudunuza masaj yaparak yedirin.

30 dakika bekleyip ılık suyla duş alın.


Notlar:

İhtiyaç duyduğunuz malzemeleri doğal ürün satan dükkanlardan ya da aktarlardan temin edebilirsiniz.
Hardal yerine saf zeytinyağı kullanabilirsiniz.
Ubtan bakım maskesini haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.




Şu günlerde herkesin ortak endişesi haline gelen domuz gribini önlemek için doğada grip ve soğuk algınlığı mikroplarına karşı savaşan çok etkili bitkiler olduğunu unutmayalım.


Virüslere maruz kalmamanız için en başta yeşil sebze ve meyve tüketiminizi artırın. Portakal ve maydanoz önemli iki besin. Bunları hergün yiyin. Maydanoz en fazla C vitamini bulunan yeşillik. Meyan kökü ise virüslere karşı maddeleri barındıran özelliği ile tanınıyor.




Virüs öldürücü özellikleri nedeniyle bünyenin savunmasını sağlayan ve şu aralar evden eksik etmemeniz gereken bitkiler:


Sarımsak
Virüsleri, bakterileri öldürücü etkisi vardır. Sarımsağın içeriğinde yüzlerce antibiyotik etkisi olan maddeler bulunuyor. Mikroplar bunlara karşı direnç geliştiremez. Her sabah bir küçük sarmısağı su ile yutun. Dileyenler sarmısak hapı da kullanabilir. Sarımsak insanlık tarihi kadar eski. 5000 yıldır ilaç olarak kullanılan bu kıymetli sebze mutfağımızdaki en kuvvetli doğal antibiyotik.


Ekinezya
Bağışıklık sisteminizin zayıf olduğu stresli ve yorgun dönemlerinizde olduğunuz zaman grip gibi mikroplara daha kolay yakalanırsınız. Gribi yeni yeni hissetmeye başladıysanız hemen ekinezya çayı içmeye başlayın. Bedeninizi bu çay ile güçlendirin.


Karabaş otu
Karabaş otunda 70'i aşkın birbirinden farklı "doğal antibiyotik" tespit edilmiş. Gripte virüslerin tahriş ettiği solunum yollarının tahribatı için bu çayı tüketebilirsiniz. Hem bakterilere hem de virüslere karşı oldukça etkilidir.


Meyan kökü
Meyan kökü Tanrı'nın bir nimeti. Virüs enfeksiyonları için bire bir. Bazi virüsleri engelleme özelliğine sahip. Özellikle içeriğindeki bir madde nedeni ile grip virüsünün kopyalanmasını engeller ve grip semptomlara iyi gelir. Balgam söktürücü ve öksürük giderici etkileri de mevcut. Fakat meyan kökünu yüksek tansiyon, şeker ve böbrek hastalığı olanlar kullanmamalı.


Kırmızı biber
Çok yüksek C vitamini ihtiva ediyor. Gribin etkisini büyük ölçüde minimuma indirme özelliği mevcut.


Yeşil Çay
Bağışıklığı güçlendiren önemli doğal çaylardan biri. Günde 3 fincan içebilirsiniz. İsteyenler biraz beklettikten sonra ılık hale geldiğinde, içine tatlandırmak için bal katabilir.


Zencefil
Öğütülmüş yarım tatlı kaşığı zencefili bir bardak dolusu soğuk suyun içine katın ve cezveye koyun. Hafif ısıda sıcak hale getirin. 5-6 dakika çok hafif kaynatın ve için.


Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'ndan Domuz gribine karşı bitki kürleri


Maydonoz-limon kürü

15-16 adet maydanozu (gövde saplarıyla beraber) blenderın içerisine atınız. Üzerine taze sıkılmış iki yemek kaşığı limon suyu ilave ediniz. Yaklaşık 125 ml (yarım bardaktan biraz fazla) klorsuz su ilave ettikten sonra blendırı bir-iki dakika çalıştırınız. Blendır’daki içeriği bir bardağa boşaltınız ve sabah kahvaltısından 15 dakika önce içiniz.

Her defasında taze hazırlanmalıdır. Bu kür, her sabah 15 gün buyunca uygulayınız ve beş gün ara veriniz. Beş gün aradan sonra aynı kür 15 gün boyunca tekrarlayınız.



Soğan kürü


Kaynamakta olan bir buçuk su bardağı klorsuz suyun içerisine ince kabuğu soyulmuş orta boy bir kuru soğanı dörde bölüp atınız. Beş dakika ağzı kapalı olarak kaynatınız. Ilıyınca içiniz. 15 gün boyunca aç karnına günde iki kez içiniz (öğleden evvel ve öğleden sonra)

Her defasında taze hazırlanmalıdır. Kullanılacak olan kuru soğan, pazarlarda satılan açık kahverengi kabuklu yemeklik soğandandır. Özellikle bembeyaz soğan aramaya gerek yoktur. Beyaz, kırmızı ve mor soğan kullanılmamalıdır.


Adaçayı

Yaklaşık bir su bardağı kaynamakta olan klorsuz suda bir tatlı kaşığı taze adaçayı on dakika ağzı kapalı olarak kısık ateşte demlenir. Demleme süresi tamamlandıktan sonra bitki daha fazla suyunun içinde bekletilmez, mutlaka süzüp ayrılır. Günde iki-üç defa gargarası yapılır. Ayrıca, beraberinde bir ay boyunca her gün bir çay bardağı adaçayı içilir. Hazırlanan gargara 48 saat bozulmadan banyo dolabınızda durabilir.

Aynı anda 2 kür uygulamayınız. En etkili olan soğan kürüdür.

Beyni daha zinde ve verimli kılmak için bunları mutlaka yapmalısınız...


Cerrahı Doç. Dr. Cahide Topsakal, beyni daha zinde ve verimli kılmak için neler yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor:



1- Toplantı ve önemli işlerinizi sabah yapın. Beyin, saat 10.00'a kadar çok daha verimli çalışıyor


2- Öğlen yemekten sonra konsantrasyon düşer. 10 dakikalık öğlen uykusu, beynin tekrar çalışmasını sağlar


3- Beyin akşam saatlerinde tekrar çalışmaya başlar. Sakin bir müzikle, beynin stresini alabilirsiniz



İnsanın zekasını, beyni mi belirliyor?

İnsan zekasını yüzde 50 genetik özellikler, yüzde 50 çevresel faktörler belirler. Çevresel faktörler genetikten daha önemlidir. Çok zeki doğup, zekası ileride de aynı seviyede kalan çok insan var. Ama sıradan bir ailenin çocuğu olarak doğup, birer dehaya dönüşen örnekler de var. Bu; eğitimle alakalı. Beynin gelişim ve eğitiminin yüzde 90'ı, altı yaşa kadarki süreçte tamamlanır. Beynin anatomik gelişimi ise 20'li yaşlara kadar sürer. Öğrenme kapasitesi ilk altı yılda çok daha ön plandadır. Çocuğa ne verilecekse, bu dönemde verilmelidir. Anaokulu eğitimi önemlidir.

ÇOK OKUYAN GEÇ BUNAR

Beyni geliştirmek için neler yapılabilir?

Yapbozlar, çocukların beyin gelişimi için yararlıdır. İleri yaşlarda da bulmaca çözmek, bol rakamlı şifreleri ve sayıları akılda tutmak ya da ezberlemek faydalıdır . Telefon numarası ezberlemekte de fayda vardır. Basit matematik hesaplarını kafadan çözmek de önemlidir. Bunları yapamayanların, bol bol kitap okumaları gerekir. Okuyan beyin, geç bunar. Bu egzersizler, beyinde kısa yollar oluşturur. Kısa yollar yaratmak, pratik yaşam için önemlidir. Mesela öğrenciler bir sorunun yanıtını kolay hatırlamak için cevap maddelerinin satır başlıklarına harf koyar ve ondan kelime üretir. Böyle kelimeler türetmek de, yapılması gereken bir egzersizdir. Diyelim ki; aracımı otoparkta yeşil alanda bulunan C6'ya koydum. 'Yeşil Bursa'nın Ceyhan 6'sı' diye bir kelime türetirsem, orayı unutmam zorlaşır.

Beyin hangi saatte ne şekilde çalışmaktadır?

Depresyondaki beyin, gece yarısından sonra sağlıksız düşünür. İyi uyumuş ve yeterli beslenmiş bir bedenin beyni ise gerekli beyin egzersizlerini de yapmışsa; en iyi sabah saatlerinde çalışır. 07.00-10.00 arası, öğrenmeye en yatkın saatlerdir. Yemekten sonra konsantrasyon düşer ve uyku bastırır. Siesta döneminde beyin az çalışır ve hiç randıman alınmaz. Şekerlemeler, beyne iyi gelir. 10 dakikalık bir şekerleme bazen altı saatlik uykuya bedeldir. Beyin, akşam saatlerinde tekrar açılır. Ancak midenin aç olmaması gerekir. Beyin şekerle beslenir. Kan şekeri düşerse, beyin çalışmaz. Sık ama az yemek, kan şekerini sabit tutmak için önemlidir.


GÜNDE ALTI ÖĞÜN YİYİN!

Kan şekerini sabit ve yüksek tutmak, beynin tam kapasiteli çalışmasını sağlar. Beyin, hızlı şokları sevmez. Günde altı kez beslenmek ise en sevdiği şeydir. Zihin akşam saatlerinde açılır. Bunda çay ve kahvenin de rolü var. Gün içinde beden yorgun düştüğü için beyin de bir süre çalışmayı reddeder. Trafik stresi, gürültü ve aile problemleri beyni yorar. Bu yorgunluktan kurtulmak için kendi ilacınızı kendiniz bulun, sakin bir müzik ve biraz Polyannacılık gerekebilir. Uykudan az önce verim artar. Beyin gece verim alıyorsa, bu saatler değerlendirilmelidir .


12 adımda beyninizi genç tutun

Başkasının acısına çok üzülmeyin

Beynimizi endişeden uzak tutmalıyız. Beyin 'acaba'yı sevmez. Evrene soru işareti şeklindeki düşünceler yayarsanız, gerçekleşecek güzel olayları olumsuzlaştırabilirsiniz. Hiç kimsenin acısı ile çok fazla empati yapmamak lazım. Çok fazla empati, benzer acıların size yapışmasına yol açar. Endişeli bir beyin verimli olamaz. Hedefe kitlenin! "Kesinlikle bunu yaşayacağım " dediğiniz anda, bir beyin cerrahı olarak size garanti ediyorum ki; yapamayacağınız şey yoktur. Öte yandan başarıya alışmış bir beyni de doyurmak gerekir. Böyle bir beyin, daha çok başarı ister

Muz, çikolata ve müzik beyni zinde tutar

Beyni genç ve zinde tutmak için tüketilmesi gereken gıdalar:

Hafif miktarda kafein yani çay, kahve ve kola tüketimi beynin daha berrak çalışmasını sağlar. Birçok insanda kahve alışkanlığı beyni açmak için gelişmiştir. Kahve içmeden uyanamayan birçok insan vardır. Ancak alışık olmayan bir kişinin, güne kahve içerek başlaması ters etki yaratabilir. Çikolata, muz, fındık, fıstık ve balık gibi birtakım gıdalar ise serotonin içerdikleri için mutluluk hormonu yayılmasını sağlar. Bu gıdaların, beyni zinde ve mutlu tutmaya yönelik bir etkileri vardır. Mutlu beyin de, tam kapasite ile çalışır

Beyin sağlığı için kesinlikle uzak durulması gereken şeyler:

Sigara ve alkolden mutlaka uzak durmak gerekiyor. Nikotin, vücudun bütün damarlarını büzeceği için beynin kanlanmasını bozar. Bu da; beyne az kan gitmesi anlamına geleceği için beyin yarı kapasite ile çalışmaya başlar. Sürekli alkol tüketenlerin beyinlerinde küçülmeler de olabilir. Kokain kullanımı da, beyni bir ceviz kadar küçültebilir.

HOBİLER EDİNMELİSİNİZ!

Spor ve müziğin, beyin sağlığına yönelik olumlu etkileri nelerdir?

Spor ve müzikle alakalı olmak, beyni besler. Bir hobi edinmek bu anlamda çok önemlidir. Örgü örmek gibi en basit hobi bile, sizin, dolayısıyla da beyninizin mutlu olmasını sağlar. Spor yapmak da beyin sağlığı için çok yararlıdır. Spor yaparken, beyinde endorfin denen bir madde salgılanır. Bu da; beyne haz duygusu verir ve gelişmesini sağlar. Spor, beyinde gençlik hormonu salgılanmasına da imkan verir. Bu da, eskiyen hücreleri yeniler.

Unutkanlığın ilacı meditasyon

Unutkanlık, beynin çok yorulduğunun bir işareti midir?

Unutmak, hafıza yorgunluğundan kaynaklanır. Genellikle önemsenen şeyler unutulmaz. Beyin önem sayısına göre olayları çöpe atar. 40 yaşından sonra, herkeste unutkanlıklar olur. Bunu geciktirmek elimizdedir. İyi beslenerek, kan şekerini sabit tutarak, spor ve beyin jimnastiği yaparak; unutkanlığı minimumda tutabiliriz. Beyin daha erken yaşlarda fire vermeye başlasa da, yaşlanma 40'lı yaşlardan itibaren gerçekleşir. Beyni stresten uzak tutmanın yollarından biri meditasyondur.

Antidepresan yerine gün ışığı

Mutluluk ve mutsuzluk beyni nasıl etkiler?

Beyin depresyona girdiği zaman farklı, mutlu olduğu zaman farklı çalışır. Ağır depresyon yaşayanların hafıza kaybına uğrar. Hafızanın geri gelmesi, bir-iki yılı bulabilir. Bu yüzden, depresyonları ağır seviyeye vardırmamalı. Gün içinde beynin salgıladığı hormonlar, performans kabiliyetini etkiler. Mutsuzluk, mutluluk hormonunu aşağı çeker ve depresyonu getirir. Biz de, mutluluk hormonunun yeniden salgılanması için antidepresan veririz.

PERDENİZ AÇIK OLSUN!

Antidepresanlar beyne herhangi bir zarar verir mi?

Beyne zarar vermezler ancak beyin dışındaki başka fonksiyonları etkileyebilirler. Şişmanlık ya da cinsel isteksizlik yaratabilirler. Ancak alkol ile birlikte alınırlarsa, beyne zarar verirler. Ben depresyondaki insanlara bol bol yürüyüşe çıkmalarını öneriyorum. Ayrıca, depresyona eğilimi olanlar odalarının perdeleri kapalı olarak uyumamalı. İnsanların sabahları gün ışığı ile uyanmaları gerekir. Gün ışığı, beyinde serotonin denen mutluluk hormonunu salgılayan en önemli faktördür. Sabahları, yavaş yavaş dönen ışığı beynin algılaması gerekir. İlaç, beynin kendi ürettiği serotoninin yerini almaz.




Kilo vermek ve ince olmak konusunda en basit ve en etkili tek bir formülden bahsetmek mümkün değil. İnsan vücudu duygular, hormonlar ve çevresel faktörler ile çok karmaşık bir yapıda. Bu yüzden birden fazla değişken üzerinde çalışmak gerekiyor. Yavaş ama emin adımlarla ilerleyen, hedeflerinde gerçekçi ve kararlı olan kişiler sağlıklı beslenme ve kilo kontrolü yarışını mutlaka kazanır! Sağlıklı ve dengeli bir diyet her zaman işe yarar ve uzun vadeli başarı sağlar.


Aşağıda ki 5 ipucunu uygulayarak sizde başarıyı yakalayabilirsiniz…


· Her Hafta Diyetinize Yeni Bir Davranış Ekleyin!



İlk önce işe her günkü rutin yeme düzeninizi düşünerek başlayın. Hatta not alarak kendi kendinizin polisi olun! Ne kadar sıklıkta meyve tüketirsiniz? Öğlen ya da akşam yemeklerinizde sebze yemeklerine yer veriyor musunuz? Yeterli miktarda su içiyor musunuz? Kendinizi sorguladıktan sonra harekete geçmeye başlayabilirsiniz. Örneğin ilk hafta; yeterli meyve tüketmiyorsanız, beslenmenize 1 porsiyon meyve ekleyiniz. İkinci hafta; her güne 1 porsiyon sebze yemeği ekleyiniz. Üçüncü hafta; 4 bardak daha fazla su içmeye çalışınız ve dördüncü hafta ise yüksek kalori içeren içecekleri sınırlandırınız. Bir ay sonunda sağlıklı beslenmeye dair sağlam temeller atmış olacaksınız.



· İki Buçuk- Üç Saatten Daha Fazla Aç Kalmayın!


Günlük koşuşturmaca içinde ara öğün tüketmek aklınıza gelmiyor ya da acıksanız daha yemeğe fırsat bulamıyor olabilirsiniz. Ancak “Ara öğünler” özellikle kan şekeri seviyemizi stabil seviyede tutmayı ve metabolizmamızı hızlandırmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle öğün saatiniz için alarm kurabilir ve yanınıza minik öğünler alıp kolayca taşıyabilirsiniz. Ara öğünler için 100-200 kalori civarında sağlıklı seçimler yaparak hem kilo kontrolünü sağlayıp formda kalır hem de kan şekerinizde ki dalgalanmalara dur demiş olursunuz.



· Su Tüketiminizi Düzene Sokun!


Ortalama olarak yetişkin bir bireyin vücut ağırlığının % 55- 75’i (38- 46 L) sudur. Bu yüzdeler kişiye, vücut bileşimine, yaşa, cinsiyete ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilmektedir. Suyun; vücut ısısının dengelenmesi, besinlerin sindirimi ve emilimi sırasında hücrelere taşınması, toksinlerin vücuttan arındırılması gibi birçok görevi vardır. Bu nedenlerle günde 8-12 bardak kadar su tüketilmesi önem taşımaktadır. Su tüketmekten hoşlanmayanlar için önerim; suyun içine salatalık elma ve havucu dilimleyerek aromalandırmaları olacaktır.



· Günlük Lif Alımınızı Arttırın!


Lif tüketiminin sağlığımız için birçok faydası bulunmaktadır. Kilo vermenize yardımcı olacaktır çünkü bu tip besinlerin yağ oranı ve kalorisi düşüktür. Çözünen lifler kolesterolü düşürücü etki sağlar. Yüksek miktarda çözünen lif içeren besinler arasında arpa, yulaf, kuru baklagiller, sebze ve meyveler sayılabilir. Çözünmeyen lifler bağırsakların “boşaltımını” kolaylaştırır. Tam tahıllı ekmek veya esmer pirinç gibi tam tahıllı yiyecekler çözünmeyen lifler için iyi bir kaynaktır. Bunlar arasında meyve kabukları ve kök sebzeler de sayılabilir. Günde en az bir kez yemeğin yanında salata tüketmeyi hedefleyin. Yemeklerinize taze sebzeler ekleyerek, vitamin ve lif alımızı da arttırmış olursunuz. Salata tüketmek tokluk hissinin çabuk gelişmesine yardımcı olup daha az yemenizi sağlayacaktır. Yemeğin sonunda tatlı yerine taze meyve salatası tercihi yapmak da lif ve kalori dengesi açısından daha yerinde bir davranış olacaktır.



· Aktif Olun!


Yapılan fiziksel aktivitelerin ‘egzersiz’ olarak algılanabilmesi için düzenli olarak haftada en az 3 kez 40- 45 dakika boyunca uygulanması gerekmektedir. Spor salonuna gidecek yada açık havada egzersiz yapacak vakti bulamıyorsanız bu gibi durumlarda bulunduğumuz ortamda küçük egzersizler yapmaya çalışabilirsiniz, bir kaç kat için asansör yerine merdivenleri kullanabilirsiniz, 15-20 dakikalık mesafelere arabayla değil de yürüyerek gitmeyi deneyebilirsiniz, metroda yürüyen merdivenleri kullanmak yerine basamaklardan çıkıp-inmeyi alışkanlık haline getirebilirsiniz. Uygulanan bu küçük egzersizlerin vücudumuza geri dönüşü yüz güldürücü olacaktır.



Dyt. Gamze Şanlı

Kalbinizi gençleştirerek daha uzun yaşayın! İşte dünyanın en çok tükettiği o kalp dostu yiyecekler;

Kalp hastalığı tüm dünyada ölüme neden olan önemli bir sorun. Beslenme uzmanları, hangi yiyeceğin bizim kalp sağlığımız için iyi olduğunu tespit etmenin yolunu buldular. Howstuffworks isimli internet sitesinde yer alan en favori 4 yiyecek listesi Şöyle;

1.Balık: Omega 3 yağ asitleri bakımından zengin olan balık, doğal bir uyarıcıdır. Bu kan basıncının düşmesine ve ilthabın önlenmesine yardım eder. Omega 3 yağ asitleri, damarlara nüfuz eder ve damarları daha esnek hale getirir. Soğuk sularda yaşayan yağlı balıklar (somon balığı), Orkinos tipi ton balığı, uskumru, sardalya, hamsi gibi deniz ürünlerinde bulunuyor. Yapılan araştırmalarda, omega-3 yağ asitlerinin dengeli alımının özellikle kalp ve damar hastalıkları açısından yararlı olduğu vurgulanıyor. Omega-3 tüketenlerde koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerin daha düşük olduğu bulunmuştur.


2. Sert Kabuklu Yemiş (ceviz, fındık gibi): Sert kabuklu yemişler, sağlıklı yağlar ve proteinler bakımından oldukça zengindir. Sağlıklı yağlar, doymamış yağlardır ve iki çesittir: tekli ve çoklu doymamış yağ.Fındık, ceviz gibi kabuluklu yiyecekler, iyi kolesterol seviyesini artıran ve ayrıca antioksidan olan flavonid içeriyor. Bundan dolayı birçok doktor günde bir avuç fındık ya da ceviz yenilmesini öneriyor . Cevizde bulunan E vitamini, lif ve doymamış yağların kalbi koruduğu haftada iki üç avuç ceviz yiyenlerin kalp krizi geçirme riskinin yüzde 50 azaldığı belirtiliyor.

3. Kurubaklagiller: Ne kadar çok kuru fasulye yerseniz kalbiniz için o derece iyidir. Ancak konserve fasulyelerden uzak durun. Daha çok taze fasulye pişirin, sodyum ve koruyucuyla sıkıştırılmamıştır ve fiyatı da daha ucuzdur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi de 2005 yılında şu mesajı onayladı: "Fasulye içeren beslenme kalp hastalığı ya da belirli kanser türlerindeki riski azaltır". Başlıcaları; nohut, mercimek, kuru fasulye, bakla, bezelye, börülce ve soya fasulyesidir. Kuru baklagiller kalp sağlığı için oldukça yararlıdır.Kalp hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden biri kanda kolesterol düzeyinin yüksek olmasıdır. Kurubaklagillerde bulunan çözünür posa, kan kolesterolünün düşürülmesine yardımcı olur.


4. Tam tahıllar: Tam tahıllı gıdalar bütün çekirdek içeriyor; ancak rafine hububatlar kepek ve tohumun yok edildiği bir süreç olan öğütülme işleminden geçiyor. Kepek ve tohumu atmak, raf ömrünü uzatabilir, ancak bu işlem B vitaminlerini, lifi ve demiri de yok ediyor. Bazı rafine hububatlar zenginleştirilmiştir, bu şu anlama geliyor; bu ürünlere yeniden B vitaminleri ve demir eklenmiştir. Ancak yine de bunlarda lif bulunmamaktadır. Tam tahıllardaki bütün çekirdekler kalp hastalığı riskinizi yaklaşık yüzde 15 oranında azaltır. Çünkü lifler kan damarlarının duvarındaki kötü kolesterolü temizler. Tam tahıllarda aynı zamanda E vitamini de vardır.Peki tam tahıllı gıdalar hangileridir? Öncelikle yulaf unu. Bir kase kahvaltı gevreği , kolesterol seviyenizi 16 ile 28 puan arasında düşürüyor. Ekmek alırken içindekiler bölümü dikkatlice okuyun ve beyaz pirinç yerine esmer pirinci deneyin. Tahıl taneleri (buğday, pirinç ve mısır, yulaf, çavdar, arpa, sorgum ve darı vb) kabuk (kepek), endosperm, germden oluşuyor.


Ramazanla birlikte sofraların baş tacı olan hurma meyve değil, sanki bir sağlık deposu...



Mehmet Altan'ın Altınburç Yayınevi’nden çıkan "Çölden Gelen Şifa Hurma" adlı kitabında hurmanın faydaları sıralanıyor... Araştırmalar hurmanın kalp damar hastalıklarından ve kanserden korunmada etkin rol oynadığını gösteriyor.





İşte hurmanın sağlığa yararları:


BEYNİ GÜÇLENDİRİR

Hurma, baştan başlamak üzere vücudumuzun birçok organına elle tutulur, gözle görülür bir yarar sağlar. Hurmada bulunan fosfor, beynin ihtiyaçlarını karşılar. Yorgunluğa iyi gelir.


DİNLENDİRİR

Hurmanın etkili olduğu bir diğer alan da sinir sistemimizdir. Hurmanın dinlendirici bir özelliği vardır. Hurmada aynı zamanda B1 ve B2 vitaminleri bulunuyor. Bunlar da zihni ve sinir sistemini dinlendirici özelliğiyle de dikkat çekiyor.


ÇEKİRDEĞİNİ EMİN

Uzmanlar hurmanın aç karnına yenilmesinin daha sağlıklı olduğunu belirtiyor. Bunun yanı sıra kabuklarında ve çekirdeğine de bol miktarda vitamin olduğunu söyleyerek çekirdeğinin de emilmesini tavsiye ediyorlar.


ÖKSÜRÜĞÜN EN İYİ İLACI

Meyve olarak en iyi göğüs ilacı hurmadır. Hurma balgama, nefes borusuna ve öksürüğe iyi geliyor.


DAMAR SERTLİĞİNİ ÖNLER

Hurma, kan damarlarını yumuşatır ve damar sertliğini engelleri. Ayrıca kanı temizler ve tansiyonu da düzenler.


KOLESTEROL

Kahve ve yağ kandaki kolesterolün yükselmesinde etkendirler. Araplar bol miktarda kahve yerler ve araştırmalarda Araplarda bu hastalıktan eser olmadığı ortaya çıkmıştır. Bunun nedenin araştıran uzmanlar, Arapların kahve ve diğer içeceklerin yanında mutlaka hurma yediklerini öğrenmişler. Bu çalışmalara göre hurma kolesterole geçit vermiyor.



BÖBREK TAŞINI ÖNLER

Hurma böbreklerin yıkanmasına da yardım ederek böbreklerin daha iyi çalışmasını sağlar. Mesane ve böbrek iltihabına şifa verir. Hurmanın suyu böbrek taşlarının da parçalanmasında çok faydalı olur. 6 - 7 hurma parçalanarak bir bardak suya konur birkaç saat sonra süzülür ve ısıtarak günde iki defa içilir. Bu 15 gün yapılırsa böbrek taşlarını yok eder.


ÇAM FISTIĞIYLA BİRLİKTE

Hurma çam fıstığıyla yenirse karaciğer temizler ve kuvvetlendirir. Aynı zamanda Safra taşını da yok eder.


GÖZLERE VE KULAĞA BiRE BiR

A vitamini içeren hurma, gözleri kuvvetlendiriyor. Bazı kaynaklarda hurma yiyenlerde özellikle gece körlüğü ve diğer göz zaafiyetlerinin olmayacağı bilgisi yer alır. Hurmanın bunun yanı sıra göz sinirlerini kuvvetlendirici etkisi de bulunuyor. Her şeyin olduğu gibi hurmanın da fazla yenmemesi gerekiyor. İhtiyarlıkta oluşan kulak uğultusu duyma zafiyeti gibi kulak rahatsızlıklarında da faydalıdır.



İSHALE VE BASURA KARŞI!

Kişi ishal olduğu ve kustuğu zaman vücut çok su, tuz, potasyum, sodyum ve glikoz kaybeder. Hurmada ise bu unsurlardan bol miktarda bulunur. Böyle durumlarda hurma suyu hazırlanır. Ondan yeterli miktarda alınırsa kaybedilen minareller ve güç telafi edilmiş olur. Hurma’yı düzenli yemek aynı zamanda basuru da engeller. Basuru olanlara da şiddetinin hafiflemesine yardımcı olur.

Ahududulu Limonata

4 Kişilik

Malzemeler:

3 bardak soğuk su
1 fincan taze ahududu
2/3 Bardak taze limon suyu ( limon konsantreside kullanılabilir.)
Nane yaprakları

Hazırlanışı:

Bir Blender'da 1 bardak su ve ahududuları pürüssüz oluncaya kadar karıştırın.İnce bir süzgeçten tortuları süzün. Bir sürahiye limon suyunu (veya konsantresini), ahududu karışımını ve kalan 2 bardak suyu koyup karıştırın. Ve buzdolabında soğutun.
Nane yaprakları ve buz ile servis yapın.

Ahududu, lif ve C vitamini ihtiva eder .Kanserle savaşan zengin antioxidan kaynağıdır. Ve içine birkaç nane filizide atılırsa , antioxidan etkisi arttırılmış olur.







Zencefilli Limonata



Malzemeler:


2 bardak soğuk su
1 bardak taze misket limonu suyu
4 çay kaşığı toz zencefil
3 /4 fincan öğütülmüş şeker (robotta pudra şekerinden az kalın olacak şekilde öğütebilirsiniz.)
3 bardak maden suyu

misket limon dilimleri







Hazırlanışı:


Su ve limon suyunu karıştırın zencefil ve şekeri ilave edin
Bir sürahiye tülbent ile süzün.
Servis yaparken maden suyunu ilave ederek buz ve lime dilimleri ile servis edin.





Böğürtlenli Limonata

8 Kişilik


Malzemeler:

6 bardak soğuk su

3 fincan taze böğürtlen

1 fincan şeker

2/3 bardak taze misket limonu suyu (yaklaşık 4-5 Lime)

8 ince misket limon dilimi

Taze böğürtlen



Hazırlanışı:


1 bardak su ve 3 fincan böğürtleni bir Blender'da pürüzsüz hale gelinceye kadar karıştırın.
Tohumları kalmayacak şekilde bir süzgeçten geçirin.

5 bardak su, şeker ve Böğürtlen karışımını Sürahiye alarak şeker eriyinceye kadar karıştırın.

Karışımı bardaklara paylaştırın. Her bir bardağa 1 çorba kaşığı limon suyundan ilave edin.

Arzu ederseniz birkaç böğürtlen ve misket limon dilimleriyle servis edin.

Afiyet Olsun

Misket limonu (diğer adıyla Lime): limongillerden dış kabuğu yeşil ekşimsi ,yoğun aromalı bir tada sahip meyvedir. Ağacı limon ağacına benzer, çiçeği beyaz renklidir. Lime yaklaşık olarak bir limonun yarısı büyüklüğündedir, limona göre kabuğu daha ince ve daha suludur. Rengi olgunlaştıkça sarıya döner fakat genellikle yeşil haldeyken toplanmaktadır.

Faydaları:

İçermiş olduğu C vitamini sayesinde yara ve diş iltihaplarında etkilidir. İştahı arttırır, hazmı kolaylaştırır. Sinir sisteminin düzenli çalışmasını destekler. Kolesterol düşürücü olarak da kullanılmaktadır.
Sağlıklı bir deri sağlar ve santral sinir sisteminin çalışmasına yardımcı olur. Kan dolaşımını düzenler. İçerisindeki şeker oranının düşük olması sebebiyle tarihsel gelişim süreci içerisinde özellikle tıpta bir alternatif olarak görülmüştür.



Kullanıldığı Yerler:

Lime ın kendine has aromatik suyu, kokteyllerinizden limonata ve sodalarınıza kadar bütün içeceklerinizde ferahlatıcı bir özellik katar. Papaya ile birlikte mükemmeldir.
Lime ayrıca pastalarda hoş koku ve tat vermesi açısından da tercih edilen bir meyvedir.


Besin Değerleri:


C, B1,B2,B3,keroten,kalsiyum gibi çeşitli vitamin ve mineraller açısından zengin bir meyvedir.


Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Türk, yaz aylarında kendilerini yorgun ve güçsüz hissetmek istemeyenlerin, su yerine maden suyu içmesini öneriyor.


Bunaltıcı yaz günlerinde vücudun normalden fazla su kaybettiğini, pek çok kişinin ise su kaybını tam olarak fark edemediğini anlatan Türk, aşırı sıcaklar nedeniyle oluşan su kaybının, kan basıncını azaltığını, azalan kan basıncının ise özellikle çocuklar ve yaşlılarda bilinç kaybına bile neden olabildiğini söylüyor.


Prof. Dr. Türk, bu nedenle yaz aylarında bol sıvı alınması, karpuz gibi bol sulu meyve ve sebzelerin tüketilmesi, yağlı yemeklerden de özenle kaçınılması gerektiğine işaret ederek şöyle dedi:


"Özel bir rahatsızlığı bulunmayanlar, sıcak yaz günlerinde su yerine soda içmelidir. Soda içmemesi gerekenler sadece, kalp, böbrek ve tansiyon hastalığı olanlardır. Sağlıklı olan herkes bol miktarda maden suyu içebilir. Terle birlikte vücudun kaybettiği mineraller maden suyu ile vücuda alındığı için, kişi kendisini yorgun ve güçsüz hissetmeyecektir. Çünkü maden suyunun içinde sodyum, potasyum, magnezyum gibi, vücudu dinç tutan ve zindelik veren mineraller mevcuttur. Terlemeyle vücuttan hızla atılan bu mineraller, maden suyu içilmesiyle büyük ölçüde geri kazanılabilir, böylece vücut normale döner."

Gençleşmek, Cildi Güzelleştirmek ve Vücudu Arındırmak İçin Maydanoz Kürü


Geçirdiğiniz herhangi bir rahatsızlıktan sonra kendinizi yorgun ve toparlayamamış hissediyorsanız maydanoz kürü imdadınıza yetişecektir.

Uygulama:

Saplı olarak 15-16 tane maydanozu elinizle biraz parçalayarak mutfak robotu veya blender a atınız. Üzerine yarım limon suyu (2 yemek kaşığı) ve yarım bardak klorsuz su ilave ediniz.Robotta iyice karıştırdıktan sonra sabah kahvaltısından yarım saat önce aç karnına tamamını içiniz.
Bu karışım her defasında taze hazırlanmalıdır. 15 gün ara vermeden her sabah bu kürü uygulayınız ve 15 günlük uygulamadan sonra 1 hafta ara veriniz. 1 hafta aradan sonra tekrar 15 gün uygulayınız.5-6 ay sonra durumunuza göre bu kürü aynı şekilde tekrar edebilirsiniz.


Önemli uyarı : Hamile bayanların ilk 3 ayında bu kürü uygulamamaları , maydanoz tüketirken ölçülü olmaları ve eğer düşük tehlikesi varsa maydaozdan uzak durmaları gerekir.


Kaynak: Bitkisel Kürler Rehberi- Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

Maydanoz hem zayıflatıyor, hem de...


Hemen her yemeği, salatayı, çorbayı süsleyen, pazar alışverişlerimizin baş tacı, hem ucuz hem güzel kokulu maydanoz içindeki etken maddeleri ile bilim adamlarını şaşkına çeviriyor!
Korku, anksiyete ve depresyonu tedavide doğal ilaç, şişmanlıktan koruyan ve kurtaran, kanı temizleyip gençleştirip, güzelleştiren günlük ihtiyaç, erkeklere afrodizyak, bayanlara adet düzenleyici, çocukların bağışıklık sistemini güçlendirici, antiseptik özelliği ile vücuttan mikropları temizleyici, yara iyileştirici ve en önemlisi kanser önleyici!


Evet, maydanoz hemen her rahatsızlığa maydanoz oluyor ama bu mecazi anlamda değil, gerçekten şifa anlamında… Maydanozun kıymeti, şifalı etkileri anlaşıldıkça, hastalıklar insanlardan kaçıyor…



İşte kökü, sapı, yaprağı, tohumu ile maydanoz mucizesi...

Maydanoz (petroselinum sativum)


Maydanozgiller familyasında kazık köklü, ufak ufak parçalı yapraklı bir bitkidir. Hoş kokuludur. İki yıl yaşar, ikinci yılı tohum zamanıdır. Tohum verdikten sonra kurur.
Maydanoz’un kökeni Avrupa’dır. Dünyada ve yurdumuzda yetiştirilmekte olan önemli bir kültür bitkisidir. Yalnız yaprağı değil, kökü, sapı ve tohumu da tedavi edici özelliğe sahiptir. Tohumunda bulunan “apiol” adındaki uçucu yağ tıpta kullanılmaktadır.

Tohumu nasıl olur?

2,5-3 cm. uzunlukta, armut biçiminde, esmer renkli ve özel kokulu tanelerdir. Bileşiminde; Yüzde 1-6 uçucu yağ taşımaktadır.

Maydanozda hangi etken maddeler var?

Bayanların adet kanamalarını düzenleyen apiol maddesi ile halk ilacı olarak bilimsel araştırmalarda da kendini kanıtlayan maydanoz, ayrıca vitamin ve mineral deposudur. A, B1, B3, C, E vitaminleri ile demir, kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor, manganez, sodyum, bakır, kükürt, klorofil ve yağ bulunur.
Uçucu yağ içinde; fenil propan türevi p-apiol, miristisin ve 1-alil 2,3,4,5-tetrametoksibenzol, ayrıca α ve β-pinen, limonen, β-fellandren etken maddeleri bulunur.
Yüzde 25 sabit yağ içerir. Sabit yağında falavonlar (apiin ve benzeri) ve bazı furanokumarinler de bulunmaktadır.


Vücuda faydaları nelerdir?

Tohumlarının; idrar ve safra söktürücü, bayanlarda adet kanamalarını kolaylaştırıcı nitelikleri vardır. Maydanoz tohumu, aybaşı sancılarını keser, adetleri düzenler, ağrıları giderir, akıntıları keser. Vücuda güç verir. Barsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Gazın dışarı atılmasını sağlar.
Dr. Schneider’e göre, her gün yenen 7gr. maydanoz insanın C vitamini gereksinimini karşılar.
Grip ve nezleyi geçirir, balgam söktürür, terletir, ateş düşürür. Kan şekerini normal seviyede tutar, kansere karşı koruyucudur, vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar, romatizma hastalığına ve sarılığa iyi gelir.
Kanı temizler, sinir sistemini, rahim ve barsak kaslarını uyarır. Kansızlığa, mesane iltihaplanmasına, kum, böbrek taşı ile tansiyona, şişmanlığa, böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarına, damar sertliğine ve sinir hastalıklarına karşı faydalıdır, erkeklerde afrodizyak etkisi vardır.
Kansızlara ve gelişmekte güçlük çeken çocuklara her gün bir tutam maydanoz yedirilmeli.
Yüksek tansiyon hastalıklarında destekleyici olarak kullanılabilir.
Yatmadan önce ağızda çiğnenen bir tutam maydanoz rahat uyumayı sağlar. Bulantılarda ve nefes darlığında bir tutam maydanozu iyice çiğneyerek yutmak kişiyi rahatlatır.
Anne sütünü azaltır. Emzikli kadınların süt kanalı tıkanmalarında maydanoz lapası uygulanır. Kulak ve diş ağrısına iyi gelir.
Arı ve haşarat sokmalarında sokulan yere sürülürse ağrıyı giderir. Yara, kesik ve morartıları iyileştirir.
Sivilceli, lekeli, pürüzlü ve kırışık ciltlerde parlaklılık ve pürüzsüzlük verir. Saçları besler, parlatır, dökülmeyi yavaşlatır.
Sapları çay gibi demlendirilip içilirse ses kısıklığını giderir.
Maydanozun kökleri atılmamalı iyice temizlendikten sonra çorba, salata ve tarifinde yer alan yemeklere katılabilir.
Maydanoz harika bir nefes kokusu gidericidir ve en zor kokuları bile gidermede etkilidir. Bol sarımsak ve soğan tüketiyorsanız, her zaman yanınızda birkaç dal maydanoz bulundurun.


Maydanozdaki biyolojik aktif maddeler hastalıkları nasıl önler?

Poliasetilen: Prostaglandinlerin kansere yol açabilen sentezini önler.

Coumarin: Kan pıhtısı oluşumunu önlemeye yardımcı olur ve anti-kanser özellikleri olduğuna inanılıyor.

Flavonoid: Bazıları antioksidan olarak işler, bazılarıysa tümör oluşumunu tetikleyebilen hormonları etkisiz hale getirir.

Monoterpen: Bu antioksidanlar kanserle savaşmaya yardımcı olur ve kolesterolü düşürür.

A (beta karoten ): Görme gücüne, kılcal damar sistemine, adrenal bezine ve troid bezine iyi gelir.


Maydanoz suyundaki yüksek klorofil miktarı kanı arttırarak oksijeni metabolize eder ve böbreklerin, karaciğerin, idrar yollarının temizlenmesine yardım eder. Sindirim enzimlerini uyararak sindirim rahatsızlıklarını dindirir. İnce barsaktaki peristaltik hareketleri arttırır.
10 dal maydanoz, günlük beta-karoten ihtiyacının yüzde 10’unu ve C vitamini ihtiyacının yüzde 15’ini karşılar.
Maydanoz, karaciğerde bulunan glutathione-S-transferaz (GST) enziminin aktivitesini yükseltir. GST enzimi, gerek besinler yoluyla gerekse de solum yoluyla aldığımız zararlı kimyasal maddeleri zararsız hale dönüştürür.
Maydanozun, gençleştirme, cilt tazeliğinin, güzelliğinin geri kazanılmasında ve korunmasında rolü büyüktür. Maydanoz bu gücünü, içerdiği etkin maddelerin özellikle karaciğer metabolizması üzerindeki olumlu etkisinden ve tüm vücuttan yabancı kimyasal maddeleri (xenobiotica) atabilme özelliğinden alır. Sağlıksız çalışan karaciğer metabolizması, cildin yavaş yavaş tazeliğini, güzelliğini ve canlılığını yitirmesine ve kişinin yorgun görünmesine, diğer organlarının olumsuz etkilenmesine neden olur.
Maydanoz vücudu yabancı kimyasallardan arındırır. Böylece karaciğerin sağlıklı çalışmasında etkin rol oynayarak kişinin daha genç, daha sağlıklı, dinç ve zinde olmasında etkili olur.
Bedeni yorgunluk ve ruhi bunalımları giderir. Kanı durultur, tansiyonu düşürür, kalbin yorulmasını önler, kan yapımını artırarak kansızlığı giderir.
Karaciğer şişliğini giderir Safra akışını kolaylaştırır. Bol idrar söktürür. Vücutta birikmiş Tuz ve Üreyi dışarı atar, böylece romatizma, böbrek taşı ve vücutta su toplanmasına karşı çok faydalıdır.


Yan etkileri ve maydanoz kullanırken dikkat edilecek noktalar!

Saf apiol fazla dozda alınırsa mesane, barsak ve uterus da kasılmayı arttırır. Uzun süreli aşırı dozlarda mide barsak kanalında kanamalar ve karaciğer harabiyeti meydana gelebilir. Ölçüyü kaçırmadan kullanılmalı. Her öğün azar azar yemeli, böbrek iltihabı olanlar maydanozu çok az ya da hiç kullanmamalıdır. Aşırı miktarda yenirse kan dolaşımını ağılaştırabilir.
Maydanoz suyu 60 gr’dan fazla ve tek başına içilmemeli. Havuç-elma suyuyla içilebilir.
Bayatlamış, sararmış maydanozlar kullanılmamalıdır. Bir seferde çok fazla yeşil maydanoz yememelidir, dilde geçici tutukluk yapabilir.
Hamileler maydanozu kesinlikle kullanmamalıdır. Düşük gebeliğe sebep olabilir!
Taze maydanoz yaprağı tavşanlar tarafından sevilerek yenmesine karşılık tavuklar, papağan ve diğer kuşlar için tehlikeli bir bitkidir.


Maydanozla sağlıklı reçeteler

Prof. Saraçoğlu'ndan Zayıflamak İçin Maydanoz-Limon-Sarımsak kürü: Kökleri hariç, sapaları ile birlikte 15-16 dal maydanoz + 2 yemek kaşığı limon suyu+ ½ bardak su+ 1 diş ince kıyılmış sarımsak hepsi bir araya karıştırılıp blenderdan geçirilir.
Sabahları kahvaltıdan 15 dakika önce içilir.
3 gün sarımsaklı, 3 gün sarımsaksız, 3 gün sarımsaklı olmak üzere toplam 9 günlük kür uygulanır.
3 gün ara verilip tekrar 9 gün kür uygulanır. Durumuna göre 3 gün aradan sonra tekrar 9 gün uygulanır.
Bu kür 4 ayda bir duruma göre tekrarlanabilir.
Zayıflatıcı özelliği olan bu kür; çok sağlıklı, doğal antibiyotik, vücudu mikroplardan arındırıyor. Aynı zamanda anksiyete’ye karşı da faydalı… Korku alıcı etkisi var! Korku hastalığı olarak bilinen anksiyete önlenmezse, ardından gelen heyecan panik atak’a yol açıyor.


Bağırsak gazları ve regl sancıları için reçete: 3 gr. maydanoz tohumu, kahve değirmeninden geçirilir. 150 ml. kaynar su ile 15 dakika demlenir ve aç karnına günde 2 çay bardağı içilir. Şikayet zamanlarında kullanılabilir.

Göğüslerde sütü kesmek veya sütten şişmiş göğüslerdeki şişliği indirmek için reçete:

1 tutam maydanoz havanda ezilir ve gazlı bez üzerinde göğüslere kompres yapılır, günde 2-3 defa lapa yenilenmelidir.

İdrar yollarını temizleyip dezenfekte eden reçete: 10-15 dal maydanozun havanda ezilmesi veya blenderdan geçirilmesi ile elde edilecek sudan, sabahları 1 tatlı kaşığı içilirse, idrar yollarını dezenfekte eder, kanı temizler.

Gözleri kuvvetlendiren reçete: Bir miktar maydanoz kıyılıp sıkılır ve çıkan 2 damla su göze damlatılırsa gözleri kuvvetlendirir

Böbrek rahatsızlıklarında reçete: 4 bardak suya 1 demet maydanoz yıkanır konur, 5 dakika kaynatılır, süzülür, günde 3 kere, 1′er çay bardağı içilir.

Böcek sokmaları ve yaralar için antiseptik losyon: 1000ml. su ateşe konur, kaynamaya başlayınca 100gr. maydanoz tohumu ilave edilir ve kısık ateşte 5 dakika kaynatılır. Soğuduktan sonra antiseptik olarak yaralar pansuman edilir, böcek sokmalarına karşı iyi gelir, loğusa hanımların meme iltihabına karşı çok iyi gelir ve günde birkaç kez bu su ile pansuman yapılır.


Not: Antiseptik su buzdolabında muhafaza edilmelidir.


Güzellik Reçetesi:

2 bardak kaynatılmış suda, 1 demet yıkanmış maydanoz sapları ile beraber üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika kaynatılır, ateşten alınıp 20 dakika demlenmeye bırakılır süzülür. Böylece etkili cilt losyonu ve lapası elde edilir.Temiz cilde lapası sürülüp 20 dakika bekletilir,sonra süzülen maydanoz suyu ile cildi yıkanır. Losyon her gün günde birkaç kez uygulanır.
Yıkanmış temiz saçlara ve saç diplerine maydanoz suyu ile masaj yapılır, havluya sarılarak 20 dakika bekletilir, daha sonra durulanır ve kendi halinde kurumaya bırakılır.


Not: Sert fön fırçaları ve saç kurutma makineleri saçı, cildi yıpratıyor ve saçın doğal yapısını bozuyor! Mümkünse kemik veya ahşap tarak kullanılmalı, saçlar doğal zeytinyağlı sabunla yıkanmalı ve kendi halinde kurutulmalıdır.

Şeker hastalığında reçete: 1 demet maydanoz ezilir ve porselen bir demliğe konur, üzerine 2 bardak kaynar su konur, üstü kapatılır, 30 dakika demlemeye bırakılır, sonra süzülür, üzerine ½ su bardağı taze sıkılmış limon suyu ilave edilir. Her gün sabahları aç karnına 1 bardak içilir.

Soğuk algınlığı için harika bir çay: 10 dal maydanozu porselen bir demliğe koyun, üzerine kaynar suyu dökün ve 10 dakika demleye bırakın. Biraz bal veya limonla tatlandırabilirsiniz.


Not: Reçeteleri günlük taze olarak hazırlanması, ciddi rahatsızlıkları olanların hekime danışarak uygulamaları tavsiye edilir!


Maydanoz nasıl seçilir?

İri yapraklı maydanozlarda hormon var! Bunlara maydanozun şaşırtılmış türü de diyebiliriz. Bu tür maydanozların faydadan çok zararı oluyor.

Küçük ve bol yapraklı, diri ve taze, mümkünse suya girmemiş, köklü satılan doğal maydanozlar tercih edilmeli…

İstanbul'da doğal maydanozu nereden bulurum?
Cumartesi günleri Şişli Organik pazarı, Pazar günleri Kasımpaşa İnebolu pazarı, Salı günleri Bakırköy pazarındaki Çatalcalı pazarcılardan, Çarşamba günleri Bahçelievler'de Kefken'li pazarcılardan, çeşitli semtlerdeki organik veya yöresel ürün marketlerinden doğal maydanoz bulmak mümkün...



Kaynaklar:
Geleneksel Tıp Derneği -Bitkilerin ve Beslenmenin Kimyası Semineri/ Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu
Bitkilerle Tedavi/ Prof. Dr. Turan Baytop
İ.Ü. Eczacılık Fakültesi Fitoterapi Yardımcı Ders Kitabı/ Prof. Dr. Bayhan Çubukçu, Prof. Dr. Ali H. Meriçli, Prof. Dr. Afife Mat, Prof. Dr. Günay Sarıyar,
Prof. Dr. Nurhayat Sütlüpınar, Prof. Dr. Filiz Meriçli
İlaç Yiyecekler/ Dr. Earl Mindell
Bitkisel Protein İle Dengeli Beslenme/ Müheyya İzer
Doğal Tedavi Yöntemi / D.Ulvi Türkmenoğlu


Kaynak:www.iyilikguzellik.com


Doğanın bize sunduğu besinlerin her biri sağlığımız için faydalıdır. Aralarında öyle besinler vardır ki birden fazla özelliğiyle sağlığımızın iyilik meleğidir. Yeşil çay da o meleklerden biridir.

Günde bir fincan taze demlenmiş yeşil çay bağışıklık sistemini güçlendirip, vücudu hastalıklara karşı korumaktadır. Faydası ise sadece bununla sınırlı değildir. Mucize içecek yeşil çayın olumlu özelliklere daha yakından bakalım.


Form Koruyucudur

Yeşil çay içerdiğindeki bileşenler sayesinde formunuzu korumaya yardımcı oluyor. Kan akışını hızlandıran, vücudun daha fazla kalori yakmasına yardımcı olan yeşil çay kilo verirken de en büyük yardımcınız olacak.

Biliyorsunuz ki hayattaki en önemli kuramlardan biri denge ve ölçüdür. Yeşil çay daha fazla kalori yakılmasını sağlıyor diyerek tüm gün boyunca sadece yeşil çay içmeyi aklınızdan geçirmeyin. Günde en fazla 2 fincan taze demlenmiş yeşil çay içmeniz gerektiği kuralına uyun.


Cildin Dostudur

Cildinizdeki yaralar, kaşıntılar, güneş yanıkları gibi sorunları yeşil çay çözüme kavuşturuyor. Demlenmiş yeşil çay yapraklarını yara, kaşıntı olan bölgeye pamuk yardımıyla bastırarak sürün. Doğal bir antiseptik olan yeşil çay cildinizin en büyük dostudur.

Güneşin zararlı etkileri, düşük seviyede güneş yanıkları ve akşamdan kalma gözaltı morlukları için yeşil çay yardımınıza koşuyor. Demlenmiş yeşil çayı süzüp, suyuna pamuğu batırın. Sorunlu bölgelere masaj yaparak sürün. Güneşlenmeye çıkmadan önce teninize uygulayacağınız yeşil çay, güneşin zararlı etkilerine karşı güçlü bir koruyucudur.



Genç Kalmanıza Yardımcı olur

Kalp ve damar sisteminizin sağlıklı olması daha genç ve zinde olmanız anlamına gelir. Yeşil çay damar sağlığını koruyarak kalp krizi, felç gibi sağlık sorunlarına yol serbest radikallerle savaşıyor. Serbest radikaller hücre yapısını bozan, vücuda hasar veren zararlılardır. Olumsuz etkilerini en aza indirmek için doğru beslenmek gerekir. Günde 2 fincan yeşil çay içerek serbest radikallerle savaşabilirsiniz.


Konsantrasyon Koruyucudur

Yeşil çay içerdiği antioksidanlar sayesinde serbest radikallerle savaşır. Bu sayede beyin ve sinir sistemini zararla karşı korur. Hafızanızın daha güçlü, konsantrasyon yeteneğinizin daha gelişmiş olmasını istiyorsanız hayatınızda yeşil çaya yer ayırın. Alzheimer ve Parkinson hastalıklarına karşı koruyucu yeşil çayı günde 2 fincan içebilirsiniz.


Tansiyon Düzenleyicidir

Kanın damarlarda dolaşma hızı kan basıncına bakılarak ölçülür. Kan basıncı genel olarak tansiyon adıyla bilinir. Yeşil çay içeriğindeki antioksidanlar yüksek kan basıncını düzenler, kanın damarlardan geçip büzüşmesini ve daralmasını önler.


Kansere Karşı Koruyucudur

Kadınların korkulu rüyası meme kanserine karşı en kuvvetli neferi yeşil çaydır. İçeriğindeki antioksidanlar sayesinde hücre yenilenmesini önleyen serbest radikallere karşı savaşır.


Kaynak:Msn Kadın



Sağlıklı ve uzun yaşamın sırlarını veren Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'na göre, stresi hayatından kovan, dengeli beslenip spor yapan herkes uzun ömürlü olabilir. 120 yıl yaşamak hayal değil!

Bu yazıda daha uzun ve sağlıklı yaşamın püf noktaları ve çeşitli reçeteleri verilirken, genç kalmayı kolaylaştıran küçük formüller de sıralanacak. Prof. Dr. Müftüoğlu, 'yaşama sanatı'ndan 'yaşlanma sanatı'na uzayan bakış açısıyla, nasıl yaşlanmamız gerektiğini anlatıyor…



Mutlu bir hayat daha uzundur...

Ne mucize besinler, ne sporla geçirilen bir hayat, ne de sihirli formüller... Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun üzerinde en çok durduğu ve ısrarla vurguladığı kavramlar, sağlığa eşlik eden mutluluk, huzur ve dinginlik…



Eğitim bir avantaj

Daha çok sağlık bilinci içinde olmayı, daha iyi, daha sağlam duruşu sağlamayı becerebildiğimiz için hak ettiğimiz süreyi yaşayacağız. Entelektüel düzey iyiyse, bu daha iyi gerçekleşecek. Çünkü araştırmalara göre uzun ömrün en önemli anahtarlarından biri eğitim.

Eğitimli kişi sağlık ve dünya konusunda daha bilinçli. Araştırmalar eğitilmiş insanların belleklerinin daha sağlam olduğunu ve yaşam süresinin uzadığını gösteriyor. Eğitimli insan aşısını yaptırıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hastalık belirtilerinde doktora daha erken başvuruyor. Hastaların yüzde 80'i çok hastalanmadığı sürece doktora gitmiyor.



Ölçü kaçmamalı

Ömrü akıllıca yaşamak. Hiçbir şeyin ölçüsünü kaçırmamak lazım. Formda kalmak, kaliteli bir hayat yaşamak, mutlu olmakla birleştirdiğiniz zaman sağlığın faydası var.

2 sınır çiziyorum. 30-35'li yaşlar artık dönüp kendinize bende neler oluyor diye sormaya başlamanız gereken yaşlardır. Diğeri 55 yaş ve üstü.



Yolun yarısı artık 35 değil ...


35 çok gerilerde kaldı. Orada Cahit Sıtkı'nın anlatmak istediği hayatın sadece organik yarılanması değil, ruhsal yarılanması. 35'ten sonra yaşamınız uzuyor ama ruhsal kalıbınız orta yaşa geliyor. 50 yaş ve civarını orta yaşlara giriş gibi düşünmek lazım.



55'te doktor şart

Doktora başvurmanın mutlaka gerektiği yaş, 55 ve üstü yaştır. Bu yaş grubu çok daha önemli. Çünkü o dönemde kadında da, erkekte de birdenbire hızlanan hormonal, metabolik değişimler yaşanır.


Orta yaşlarda hayata bakış…

İlkönce sağlığa, mutluluğa, dinginliğe odaklanmak lazım. Sağlıklı olma kararı, beraberinde başka türlü bir hayat yapılanmasını da gerektiriyor. Biraz egzersiz, biraz beslenme odaklı, uykuya, stres yönetimine dikkat eden, kendini başarıya daha fazla adayan, bunlar için gerekli olan ekonomik gücü elde etmeye çalışma gayreti içinde olan, ki ekonomisi daha iyi olanlar daha az hastalanıyor.

Örneğin ben sağlığımdan başlamalıyım, sigara içiyorum, onu bırakmalıyım. Egzersiz yapmıyorum, yapmalıyım. Duygusal hayatıma çok iyi dikkat etmeliyim. Ailevi ilişkilerim çok iyi değil, eşimle, çocuklarımla yeterince ilgileniyor muyum?

Bunları zaman zaman gözden geçirmek lazım. Hayatı dikkatli bir şekilde dağıtmak lazım. Sağlıklı olma kararı bir meydan okumadır.



Kadınlar erkeklerden fazla yaşıyor çünkü...


Kadınlar sağlıklarına daha düşkün.

Stresleri erkeklere göre daha az.

İş kazalarıyla karşılaşma riskleri daha az.

Erkeklere göre ruhsal ve hormonal açıdan daha monogam olmaya eğilimli. Bu nedenle cinsel yolla bulaşan hastalıklara daha az yakalanıyorlar.

Hormonal hiperaktif olmaları yani çok fazla değişken hormonal yaşamları, daha dirençli olmalarını sağlıyor.

Kadınlar daha sevecen, hayata daha bağlı, daha çok huzur içinde olmaya çabalıyor. Kadınlar daha az sigara, alkol tüketiyor.



Erken yaşlanmanın nedenleri

Beslenme eksiklikleri.
Hipertansiyon, şeker hastalığı, damar sertliği gibi uzun süreli sağlık sorunları.
Genetik hastalıklar.
Kas ve eklem sorunları.
Egzersiz eksikliği (hareketsiz yaşam tarzı).
Kolesterol-trigliserit yüksekliği.
Yoğun stres, mutsuzluk, kötümserlik, depresyon.
Organ yetmezlikleri (tiroit bezi tembelliği, karaciğer yetersizliği, kalp, böbrek, hipofiz yetmezliği).
Yoğun çevresel kirlilik ve radyasyon etkisi.
Yetersiz ve kalitesiz uyku.
Sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı.




Sağlıklı beslenme reçetesi

Likopen içeren domatesi, karpuzu, proantosiyanidin içeren üzümü, pekmezi, beta karoten bakımından zengin portakal, kayısı, şeftali ve havucu, yoğun lif içeren tüm meyve ve sebzeleri bol bol tüketin.

Günde birkaç tane ceviz ya da fındığı, salataya ekleyeceğiniz yarım fincan ketentohumunu beslenme alışkanlıklarınıza yerleştirin.

Süt ürünlerinde yağsız ya da az yağlı olanlara yönelin.

Haftada 2 kez ortalama 100-150 gram düzenli olarak balık tüketin.

Yeşil yapraklı sebze ve meyvelere daha çok ağırlık verin.

Kafeinden olabildiğince uzak durup tuzu azaltın.
Daha bol potasyum, magnezyum, kalsiyum almaya çalışın. Lahana, brokoli, ıspanak, soya fasulyesi, güvenilir bitkisel kalsiyum kaynaklarıdır.

Orta yaşlarda güçlü antioksidan etkileri sebebiyle flavinoitlerin de bol bol tüketilmesi yararlıdır. Çaydan, koyu yeşil, sarı ve kırmızı renkli sebze ve meyvelerden yeterince sağlanabilir. Soya, elma ve brokoli önemli flavinoit kaynaklarıdır. Lahana, kereviz, bezelye ve şalgamda da bol bulunur.


LİGHT LİMONATA

5 adet limon
10 -15 adet yapay tatlandırıcı
1 orta boy zencefil
9 su bardağı su
1 su bardağı sıcak su
5 dal taze nane
1 çorba kaşığı kuru nane

· Rendelenmiş limonların kabuklarını, toz şeker, kuru ve taze nane ve rendelenmiş zencefillerle birlikte ovulur. Kabukları alınan limonların suyu sıkılıp karışımın üzerine dökülür. 10-15 dakika bekletilip 1 bardak sıcak suyu ilave edilir. Şeker yada tatlandırıcı tamamen eridikten sonra kalan su eklenir. Temiz bir tülbent ya da süzgeçten geçirilip soğutulur. Bu tariften 10 bardak limonata elde edilir.

DEREOTLU LİGHT AYRAN

½ su bardağı az yağlı yoğurt
1-2 su bardağı su (kıvam isteğe bağlı olarak ayarlanabilir)
Bir tutam dereotu
Birkaç yaprak taze nane
Az tuz

· İnce ince kıyılan taze otlar, yoğurt ve suyu beraberce blenderdan geçirerek
ayran hazırlanır. İsteğe bağlı olarak buz ilave ederek soğuk olarak da tüketilir.

MEYVELİ LİGHT SMOOTİE


100 gr kavun
½ orta boy şeftali
100 gr çilek
200 ml light süt
damak tadınıza göre toz tatlandırıcı
Buz

· Light süt, toz tatlandırıcı ve bol buz blenderdan geçirilir. Sonrasında kavun, şeftali ve çilek blendera ilave edilir. İyice karıştıktan sonra önceden soğutulmuş bardaklara koyulur ve üzerine nane yaprakları ilave edilerek servis edilir.

YAZ ÇORBASI

200 gram light yoğurt
1 yemek kaşığı nohut
1 yemek kaşığı buğday
3 adet salatalık
3-4 parça buz
1 tatlı kaşığı keten tohumu
1-2 diş sarımsak
Dereotu
Tuz

· Nohut ve buğday haşlanır. Salatalıklar küp küp doğranır, sarımsaklar dövülür ve tüm malzemeler 1-2 su bardağı soğuk su ile karıştırılır. Baharat, buz ve keten tohumu eklenip servis edilir.

Uzm. Dyt. Dilara Koçak



Yurtdışı seyahatlerinde su istediğiniz zaman eğer belirtmediyseniz genelde önünüze maden suyu gelir veya garsonun “gazlı mı, gazsız mı?” sorusu ile karşılaşırsınız. Çünkü Avrupa Ülkeleri ve Amerika’da maden suyu tüketimi çok yaygın ve bu konuda yerleşmiş önemli bir alışkanlık var. AB ülkelerinde yıllık 150 litre olan maden suyu tüketimi Türkiye de yaklaşık 4 litre.


Maden suyu nedir? Maden suyu jeolojik ve fiziksel olarak koruma altında tutulan yeraltı sularından elde edilmiş çözünmüş katı madde içeriği toplam 250 ppm'den daha az olmayan sulardır. Çözünmüş mineral tuzları, elementler ve gaz içerirler. Mineralli suları diğer sulardan ayıran özellik, kaynağından elde edildiği anda spesifik miktar ve oranlarda mineraller ve iz elementler içermeleridir. Her maden suyu farklı miktarda mineral içerebilir


Peki maden suyu içmek faydalı mı?
Maden suları kalsiyum, klor, magnezyum, sodyum, potasyum gibi vücut için önemli birçok mineral içerir. Özellikle terle sıvı ve elektrolit kaybının arttığı yaz aylarında, spor yapanlarda, sık seyahat edenlerde iyi bir seçimdir. Ancak maden suyu ile soda karıştırılmamalıdır. Maden suyu yerin en derin katmanlarından çıkar ve çıktığı yerin jeolojik özelliklerini taşır ve magmadan aldığı karbondioksit gazının basıncı vasıtasıyla yeryüzüne çıkarlar. Yeryüzüne çıkarken geçtikleri katmanlardan mineralleri de alarak yol alırlar. Bu sebeple maden suyu mineralce zengin ve doğal bir içecektir.

Mineralli su aktif yaşam, spor ve egzersizde doğal su desteğidir;
Sağlığın korunması ve geliştirilmesinde dengeli ve yeterli beslenmenin yanında günlük fiziksel aktivitelerin artırılması ve çeşitlendirilmesinin yararları günümüzde giderek daha iyi anlaşılıyor. Sportif faaliyetlere katılma, egzersiz yapma, yürüme ve koşu gibi aktivitelere katılma günümüz insanının sağlıklı alışkanlıkları arasında daha çok yer alıyor. Bu arada, tüm bu aktiviteler sırasında terleme ile oluşan su ve mineral kaybı unutulmamalıdır. Bu su ve mineral kaybının karşılanması yaşamsal önemdedir. Bu konuda mineralli sudan faydalanılabilir. Böylece, kaybedilen vücut suyu yerine konulduğu gibi, artan kas ve hücre metabolizması yeterli miktarlarda minerallerle desteklenir ve yaşamsal önemdeki su-elektrolit dengesi korunmuş olur.


Uzm. Dyt. Dilara Koçak


Vücudun ihtiyaç duyduğu suya hayatınızda ne kadar yer veriyorsunuz?


Uzmanlar sağlıklı yaşam için yetişkin insanların günde 2 litre su içmeleri gerektiğini önemle vurguluyor. Hem vücut hem de cilt sağlığımız için günde 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor.

Neden su içmeliyiz?

• Nefesimizi nemlendiren sudur.
• Vücudumuzun % 73’ü sudan oluşur.
• Kanımızın % 83’ü sudur.
• Kemiklerimizin % 22’si sudur.
• Su içmek iç organlarımız arasındaki uyumu sağlar.
• Sindirimi kolaylaştırır.
• Beyin fonksiyonlarımız için önemlidir.
• Vücudumuzdaki toksinlerin atılmasını sağlar.
• Cildi güzelleştirir.
• Kilo vermenize yardımcı olur.


Dünya sağlık örgütü yaptığı araştırmalarda yeterince su içmeyen ve sağlıklı beslenmeyen insanların karşılaşabileceği hastalıkları şöyle sıralıyor.


• Kalp ve damar yolu rahatsızlıkları
• Böbrek iltihaplanmaları
• Sindirim rahatsızlıkları
• Solunum yolu rahatsızlıkları
• Eklem rahatsızlıkları
• Kanser
• Alzheimer hastalıkları


Kendinizi, dostlarınızı, ailenizi, çocuklarınızı, eşinizi seviyorsanız günde 2 litre su içmeye özen gösterin.


Hayat değerlidir...